Beyaz Çayın Sağlık Üzerine Etkisi

Çay, Camellia sinensis bitkisinin yapraklarından üretilen bir içecektir. Genellikle siyah ve yeşil çay olarak tanınmakta ve Uzak Doğu ülkelerinde sarı çay, oolong çay, beyaz çay gibi çeşitleri de bulunmaktadır. Çay dünyada sudan sonra en fazla (dünya nüfusunun üçte ikisi tarafından) tüketilen içecektir. Çin’de yüzyıllardır kullanılmakta olan çay, ilaç olarak tüketilmiş ve bu bölgede yaşayan insanların uzun ömürlü olmaları arasındaki ilişki incelenmektedir.

Sağlık ve zindelik etkisi yaratan çay bitkisinin bünyesinde flavoneller (kateşinler),  tanenler (gallik asit), enzimler, alkaloidler, azotlu bileşikler, pektik maddeler, pigmentler, vitaminler, mineraller, ve uçucu maddeler bulunmaktadır. İnsan sağlığı açısından çok yararlı olduğu bilinen yeşil çayın dışında beyaz çay en az üretilen ve en yüksek düzeyde antioksidan içeren dünyanın en nadide ve en pahalı çayıdır.

Beyaz çay, çay yaprakları tomurcukken toplanan çaydır. Soldurma ve kurutma dışında bir işlem uygulanmaz ve fermente olmaz. Yeşil çay, çay bitkisinin yeni sürgünlerinde oluşan iki buçuk yaprak esasına göre hasat edilerek üretilen okside olmamış çay çeşididir. Siyah çay, çay yapraklarının ezilmesi ile oksidasyon sonucunda üretilen çaydır. Üretimi sırasında koparma, soldurma, kıvırma ve kurutma işlemleri yapılmaktadır.

Beyaz Çayın İnsan Sağlığı Üzerine Etkisi

Pek çok gelişmiş ülkede yapılmış olan bir çok klinik deneyde, içeriğinde yüksek oranda bulunan kateşinler (EGCG) ve diğer önemli çay bileşen sebebiyle sağlık üzerine olan etkiler şu şekilde sıralanmıştır;

Beyaz, Yeşil ve Siyah Çayların Farkı

Taze çay yaprakları, flavanoller bakımından zengin olup (özellikle kateşinler ve kateşin türevlerini kapsayan) bu bileşiklerin oranı ve miktarı üretilen çayların aroması ve kalitesi üzerinde etkilidir.

En güçlü antioksidan aktivite sıralaması beyaz, yeşil ve siyah çay şeklindedir. Yeşil ve siyah çay arasındaki fark; yeşil çay, çay yapraklarının kurulması ile elde edilir, siyah çay ise fermente olması sağlanan yapraklardan üretilmektedir. Fermantasyon işlemi ile yapraklar kararırken lezzetini, aromasını da daha cazip hale getirmekte, ancak bu süreçte antioksidan içerik ve etkinlik oranı azalmaktadır.

Flavanoidlerin en etkin olanı epigallokateşin galat (EGCG) olup, C ve E vitaminlerinden 20-30 kat güçlü bir antioksidandır. Çay, serbest radikallere karşı vücudu korumakta ve egzersiz öncesi alındığında ise performansı arttırmaktadır.

Çayın yapısında bulunan kateşin ve diğer polifenolik bileşenler  siyah çaya göre yeşil çayda daha yüksek oranda bulunmakta ve beyaz çayda da bulunan bu bileşenler en yüksek oranda bulunmasından dolayı daha güçlü antikanserojenik etkilere sahiptir.

Son zamanlarda yapılan çalışmalarda, çayın obezite üzerine olan etkilerinin olumlu yönde artmasından dolayı ilgi uyandırmaya başlamıştır. Obeziteyi etkilemekte olan lipit metabolizması ile sindirim sistemi arasındaki bağlantının çay içimi ile olumlu yönde etkisinin olduğu gözlenmektedir. Pankreatik lipaz aktivite gelişiminin engellenmesi üzerine yapılan in vitro çalışmalarında beyaz çayın, siyah ve yeşil çaydan daha etkili olduğu kanıtlanmıştır.

Yapılan çalışmalarda gözlenen en yüksek serbest radikal temizleyici aktiviteyi beyaz ve yeşil çayın sağladığı belirlenmiş ve antimikrobiyal aktivitede yine beyaz ve yeşil çay benzer özellikleri göstermiştir.

Çayın uyarıcı etkisi kafeinden kaynaklanmakta ve bir fincan (250 ml) siyah çay 60-90 mg kafein içerirken, yeşil çay 35-70 mg, beyaz çay ise 30-55 mg kadar kafeine sahiptir. Ortalama önerilen kafein 300-350 mg/gün’dür. Bu miktar 3-5 mg/kg, maksimum olarak 5-8 mg/kg’dır.

Kaynaklar:

Exit mobile version