
DNA’nın Yapısı
DNA, kalıtsal materyalin bulunduğu zincir biçimindeki yapıdır. Genetiği belirleyen genleri barındıran ve bu genlerin mayoz veya mitoz bölünme ile bir sonraki nesle aktarılmasını sağlayan yapıdır. Canlının DNA’sında meydana gelen herhangi bir bozukluk ya da DNA’nın okunmasında meydana gelen bir aksaklık, bir sonraki neslin problemli olmasını veya protein sentezini doğrudan olumsuz etkileyerek canlının yapısının bozulmasına neden olabilmektedir. DNA’nın okunması veya ona bağlanmasıyla ilgili her hücresel süreç, onun tanınması, paketlenmesi veya değişime uğratılmasına etki ederek onun mekanik yapılarını da kullanır veya değiştirir.
DNA uzun zincir şeklinde bir yapıdadır. Bazen bir kromozomda bulunan DNA’nın boyu, 10 santimetreyi bulabilmektedir. DNA’nın uzunluğu, onun sertliğinin ve sarmal yapısının bir sonucudur. Hücre DNA’sının düzenlenebilmesi için histon gibi bazı yapısal proteinler ve topoizomeraz ve helikaz gibi enzimler evrimleşmiştir.
DNA’nın özelliklerinin, onun moleküler yapısı ile oldukça ilişkili olduğu söylenmektedir. Özellikle DNA ipliklerini birbirine bağlayan hidrojen bağları ve elektronik etkileşimlerin, her bir iplikteki bağların kuvvetine kıyasla olan zayıflığı, bu ilişkide önemli rol oynamaktadır.
DNA’nın sarmal ve zincir şeklinde olduğunu biliyoruz. Bu sarmal zincir, karşılıklı gelen bazlardan oluşmaktadır. Bu bazlar; adenin, timin, sitozin ve guanindir. Her adeninin karşısına timin, her sitozinin karşısına da guanin gelmektedir.
“Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu DNA tahrip eder.” – Prof. Dr. Aziz Sancar